top of page

HOŞ GELMEK, HOŞ KALMAK, HOŞ GİTMEK

  • Yazarın fotoğrafı: Funda Yatır
    Funda Yatır
  • 17 Tem 2019
  • 3 dakikada okunur

Hoş gelmek ile başlıyorum cümlelerime: Bir önceki yazımda anlamına değinmiştim ama tekrar değineyim:


Hoş gelmek: Gelen misafiri karşılamak için kullanılan selamlama ünlemi. Gelen kişilerin gelmesinden hoşluk/mutluluk duyulduğunu ifade etmek için kullanılır.

Kimisi hayatımıza bir anda giriyor, kimisi çook uzaklardan geliyor, kimisi bir hışımla geliyor, bazısı nefretle geliyor, bazısı da hoş geliyor geldiğinden mutluluk duyuyoruz. Buradaki gelmek eylemi evimize gelenler değil hayatımıza, vücudumuzun evi olan kalbimize gelenler. Bazı gelenleri bir anda hayatımıza alırken bazılarını hayatımızda uzun yıllar dursa da nereye koyacağımızı şaşırıyoruz. Bazılarıyla sinirli bir anımızda tanışıyoruz, Bazılarıyla nefret ederek tanışıyoruz. Yani her gelen hoş gelmiyor. Ama olsun her insanda yeni bir şey öğreniyoruz yeni bir ders alıyoruz. Her gelen hoş gelmiyor ama hayata karşı edinimlerimizi arttırması açısından hoş oluyor.

Hoş kalmak: Gelinen yerde kalmak, bulunulan yerden memnun olmak, bulunulan yerde mutlu olmak.

Her gelenden bir şey öğreniyoruz demiştim ya bazılarıyla arkadaş oluyoruz bazılarıyla dost, bazılarıyla kardeş, bazılarıyla düşman ve birilerinden hoşlanıp birilerini sevip birilerine aşık oluyoruz. İnsan hayatındaki kişileri tanıdıkça nereye koyacağını daha net belirliyor. Bazen tanıdığını sandığı insanlar tanıyamadığı insanlara dönüşebiliyor ama önemli olan zamandır diyorum. İnsanlar birbirleriyle değil zamanla kalırlar aslında. Zaman her şeyde yer alıp en büyük rolü üstlendiği gibi kimin kalıp kimin gideceğinin de belirleyicisidir. Çünkü insanlar için geçmişin hiçbir garantisi yokmuş ne kadar sene geçerse geçsin senenin bir önemi yokmuş insanlar geçmişte olanlara bakmıyor tek kalemde silebiliyorlarmış. ‘Hiçbir şey bitmez, her şey değişir’ sözü bu yüzden doğru. İnsanlarda önemli olan şimdi, şu an yaşadıklarımız geleceğin de bir önemi yok çünkü bilmediğin bir şey ne kadar önemli olabilir ki ya da ne kadar güvenebilirsin? Yani konuya geri dönecek olursak birinin hayatında iyi bir yerde bulunmak istiyorsanız nasıl geldiğiniz değil, geçmişiniz ya da geleceğiniz değil şu anınız şu an nasıl kalabildiğiniz. Deniyor ya hani ‘Birini sevdiğinizi şu an belli edin çünkü geleceği bilemezsiniz’ bence de öyle . Geçmiş için yapılabilecek tek şey şu anı güzel kılabilmek ve dersler çıkarmak gelecek içinse yapılabilecek hiçbir şey yok beklemekten başka… Hem insanoğlu olarak garip varlıklarız şu anı güzel kılmak yerine gelecek için çoluk çocuk rahat etsin diye yaşıyoruz peki ya yarının garantisi yokken 7 nesil ilerisini düşünmek nasıl bir duygu? Hiçbir zaman anlayamadım. Bunu da size sorayım (Bu arada konuyu bölüyorum ama siz bana özelde cevapları veriyorsunuz ya o bile yetiyor bana ) Gerçi hoş kalabilmenin farkında olunsaydı bugün dünya daha iyi bir yer olurdu. Kavgalar, savaşlar, düşmanlıklar değil barışlar ve dostluklar yaşanırdı. Daha az kan dökülürdü daha çok dil konuşulurdu en önde sevgi dili olurdu…


Hoş gitmek: Gelinilen yerden memnun / mutlu bir şekilde ayrılmak.

Bazen gelmek kadar gitmek de önemlidir. Hatta kalmak kadar önemlidir gitmek. Aklıma gelen bir cümleyi bırakıp birlikte düşünelim. Dostoyevski’nin satırlarında değindiği ‘İki insan birbirini en çok ayrılmak üzereyken tanır.’ Sözüne hak veriyor musunuz? Ben hak veriyorum ama şunu da ekleyeyim. Bir yerden gitmek belki zorunda kalındığı içindir belki keyfidir belki de birçok nedeni olabilir. Bizi ilgilendiren nedenleri değil de nasıllarıdır. Hoşça mı gidiyorsunuz yoksa gürültülü mü gidiyorsunuz? Tabii ilk seçenek gitmek değildir. İlk yapılacak olan kalmayı denemektir. Çünkü başka insanların hayatında bırakacağımız izler nasıl geldiğimiz değil nasıl kaldığımız ve nasıl gittiğimizdir. Belki hoş gelmemişizdir, ama hoş kalmaya ve gitmek gerekirse de hoş gitmeye özen göstermeliyiz. Bu arada giderken ya da ayrılırken Allah’a emanet etmek ile Allah’a havale etmek seçenekleri bizim karşı taraftaki izimizi belirler.

***Hoş geldim mi bilmiyorum ama hoş kalabilmek için çabalıyorum Tüm iyi yorumlarınız için binlerce teşekkür. Eleştirilere de kapım sonuna kadar açık Çünkü eleştiriler sayesinde gelişeceğim, gelişeceğiz. Şimdilik bir sonraki yazıma kadar HOŞÇA KALIN, UMUTLA KALIN. Notumuzu da düşelim Hep birlikte düşünelim: Umut insanı yorar mı, yoksa güçlendirir mi ?

 
 
 

Komentáre


©2019 by FUNDA YATIR. Proudly created with Wix.com

bottom of page