GÜNÜ KURTARMAKTAN DAHA ÖTE
- Funda Yatır
- 17 Mar 2020
- 2 dakikada okunur

Bir'in dersi.
Son zamanlarda gündemde olan covid-19 ile bağlantı kurmaya bir şey anlatarak başlamak istiyorum. Adem yaratıldığında şeytan Adem'i küçük görerek ve kendisinin ondan üstün olduğunu iddia ederek Adem'e secde etmeyi reddetti. Bunun sonucunda ise Allah'ın huzurundan kovuldu ve "iblis" ismini aldı. Peki iblis ne demek? Neden bu olaydan sonra şeytan iblis ismini aldı? İblis, Bir'i iki gören demek. Yani şeytanın en büyük günahı Bir'i iki görmek oldu. Adem'i Allah'tan ayrı bir varlık zannederek onu küçük gördü. Oysaki sadece Bir'lik vardı. Sadece Allah ve onun sıfatları vardı. Hiçbir şey Allah'tan ayrı görülemezdi. İşte şeytanın cennetten kovulmasına sebep olan en büyük günahı buydu. Şirk koşmuştu. Günlük hayatta fark etmeden kaç kere şirk koşuyoruz bir düşünsenize? İnsanları ayrıştırarak, belki sadece kan bağımız olan insanları önemseyerek, diğerlerini yargılayarak, küçük görerek... Sanki kendimiz günahsızmışız gibi onların günahlarının arkasından konuşarak belki, ama sen, ben değil, biz olduğunu unutarak. Çünkü eğer karşında bir "sen" yoksa, bir "ben" de olamaz. Ben'in var olması, Sen'in varlığına bağlıdır. Bu yüzden sadece Biz vardır. Dünya üzerindeki en yüce duygudur Biz duygusu. Allah'ın duygusudur. " Bana dokunmayan yılan bin yaşasın" tavırlarımız, "babamın oğlu mu sanki amaan" deyip umursamadığımız her insanda belki de bu bilinçsiz şirke düşüyoruz. Şeytanın iblisleşmesine neden olan en büyük günaha. Sınırsız irademiz var zannediyoruz, özgürüz diyoruz ama sokakta havlayan bir köpeğin sadece dönüp ona baktığımızda bile kafamızı çevirmemize sebep olarak hayatımıza müdahale ettiğini fark edemiyoruz. Var olan canlı ya da cansız, görünen ya da görünmeyen her şeyle biz Bir'iz. Domino taşları gibi yayılan bir virüsün tam ortasındayız. Birinin hasta olmasına banane diyemiyoruz bu sefer çünkü onun hasta olmasının Ben'i ya da etrafındakileri etkileyeceğini biliyoruz. Çünkü evren, kuralları tepetaklak geldiğinde bunu düzeltmenin bir yolunu bulur. Belki de iblisleşen ruhlarımızı yeniden insanlaştırmanın bedelidir tüm bunlar? Peki o zaman neden hala diğer (başka dememeyi tercih ediyorum) insanları düşünmeden yine sadece Ben haliyle stokları bilinçsizce ve gereksizce tüketiyoruz. Neden israf ediyoruz? Cezasını çektiğimiz hatada yine aynı hatayı hal ederek mi kurtulacağız sanıyoruz? Neden hala Ben'ciliz? Neden Biz'in diğer parçalarını düşünmüyoruz? Ben'in dışında herkes zarar görse, geride Ben'in kalmasının bir önemi olur mu zannediyoruz? Ben tek başına bu gezegende yaşayabilir mi?Görmüyor muyuz arkadaşlar, evren bizimle konuşuyor ya! Bir şey anlatmaya çalışıyor duymuyor muyuz? Yoksa duymak istemiyor muyuz? Doğada hiçbir şey sadece kendisi için var olmaz, ırmaklar kendi suyunu içemez, ağaçlar kendi meyvesini yiyemez, güneşin ışığı bile sadece kendisi için değildir. Hayat işte bu sayede var olur. Bu dengeyi bozan ise cezalandırılır. Anlamıyor muyuz bedelini ödediğimiz şeyi? Üstelik kendi suçumuzun bedelini yine kendi ellerimizle oluşturmuşken? Şu an korku var, panik var, acı var ama her şeyden önce almamız gereken bir öğreti var. Çünkü kitabı "Oku" diye başlayan bir dinin Allah'ı ezberlenmiş ibadetlere ve bilinçsiz yaşamlara ne kadar razı olur bunu bi düşünmek lazım. Anlamak, anlamlanmak ve anlamlandırmak lazım. Madde evreninden mâna evrenine doğmak için buradayız. Bir Rahim burası ve biz o rahimde doğmaya hazırlanıyoruz deneyimleyerek ve sadece deneyimlemek yetmiyor öğretilerimizi alarak... dönüşerek... hazır olana kadar. Çünkü eğer öğretimizi almazsak hayat bizi hazır edene kadar aynı şeyleri farklı kişi, mekan ve zamanlarda yeniden ve yeniden yaşatır. Olay günü kurtarmaktan daha öte.
Comments