top of page

EPİFİZ BEZİ HAKKINDA TÜM GERÇEKLER

  • Yazarın fotoğrafı: Funda Yatır
    Funda Yatır
  • 26 Mar 2020
  • 4 dakikada okunur

İnsanlara nolur epifiz bezini araştırın, nolur epifiz bezi hakkında bilgi edinin diye yalvarasım geliyor resmen. Hiçbir bez beni bu kadar heyecanlandırmamıştı. Belki okumak isteyen olur, belki bir kişinin bile bu konuda bir şeyler öğrenmesine kendimce vesile olabilirim diye konuyla ilgili bir şeyler yazacağım ve sonunda tüm anlattıklarımı din ve ibadetler ile bağdaştıracağım. Dinimizin bizden istediklerini ezbere değil, anlayarak yapalım, nolur okuyun çünkü kitabı "Oku" diye başlayan bir dinin Allah'ı ezberlenmiş ibadetlere ve bilinçsiz yaşamlara ne kadar razı olur? Ben dünyayı değiştirmek istiyorum fakat bilgi ancak kitlelere yayıldığında dünya değişir, o yüzden nolur okuyun. Beynimiz sağ lob ve sol lob olmak üzere iki ayrı lobdan oluşur ve beynimizde her şeyin bir ikizi vardır. Yani sağ lobdaki bir parçanın karşılığı sol lobda muhakkak bulunur. Fakat tek bir şey hariç! O bir tanedir. Epifiz bezi. Peki nedir bu meşhur epifiz bezi? İki lobun ortasında, mercimek tanesi büyüklüğünde bulunur. Üçüncü göz olarak adlandırılan bezin ta kendisidir. Üçüncü göz olarak adlandırılmasının sebebi hem gözün yapısına benziyor oluşu, hem de tıpkı gözümüz gibi ışığa duyarlı olmasıdır. Tek bir farkla, gözlerimiz ışık ile aktive olup görebilirken epifiz bezi tam tersi karanlık ister. Bilim insanlarının ve doktorların "gece karanlıkta uyuyun." demesinin nedeni tam olarak budur. Çünkü karanlıkla aktive olan epifiz bezinin çalışma saatleri tahmin edeceğiniz üzere gece saatleridir. Nedir peki epifiz bezinin görevi? Neden bu kadar önemlidir? Birincisi, melatonin salgılar. Halk arasında uyku hormonu olarak bilinen bu hormon serbest radikalleri belirler ve kanser riskini azaltır. İkincisi serotonin salgılar. Halk arasında mutluluk hormonu olarak bilinen bu hormon aslında bir transmitterdır ve iletime neden olup, beyne iletimde kopukluk olmasını engellediği için orta beyni sağlıklı duygu üretebilen yani hissedebilen bir insan oluruz. Bu hormonun eksikliği zaten hissizleşmek, yani depresyondur. Gelelim salgılanan üçüncü hormona, ki beni heyecanlandıran nokta tam olarak burada başlıyor: DMT hormonu. İnsanda sadece doğum ve ölüm anında ciddi derecede salgılanır. Doğum ve ölüm arasındaki yaşantıda ise asla o kadar yüksek oranda salgılanmaz. Bu iki anda bu kadar yüksek salgılanma nedeni ise boyut değiştiriyor olmamızdır. Yani DMT tam olarak psişik algı merkezidir. Uyku anında da az olarak salgılanır ve gördüğümüz rüyalar muhtemelen bu hormon sayesindedir. İnsan dışında diğer canlılarda da DMT salgılanır ve Ayahuasca gibi bazı bitkiler DMT açısından çok zengindir. Bu bitkilerin çayını içerek insanlar bedenlerine DMT ilave edebilirler fakat bu tehlikelidir çünkü dediğim gibi DMT'nin belli bir miktarın üzerine çıkması ölüme sebep olabilir. Bu yüzden bu bitkiler ve çaylarının serbest satışı yapılmaz ve ancak bir doktor ya da şifacı kontrolünde TAMAMEN KİŞİYE ÖZEL hazırlanır. Daha önce kalbi duran ve sonra geri hayata dönen, yani ölen ve yeniden dirilen birisinin anlattığı deneyim ile vücutlarına DMT alan insanların anlattığı deneyim ise birebir aynıdır. Bu çayı içip bu deneyimi yaşayan herkes istisnasız aynı şeyi görüp aynı histen bahsediyorlar. Sanki zamandan ve mekandan sıyrılmış ve kendilerini BİR'in parçası olarak hissetiklerinden, gerçeklikten. Ölüp de dirilen (ölmeye yakın deneyim yaşayan) insanların anlattığı şeyin aynısından. Bu yüzden Descartes epifiz bezi için "ruhun oturduğu yer" demiş, Kuran'daki kalp gözü işte fiziksel bedenimizdeki epifiz bezi. Bu konuya birazdan değineceğim. Epifiz bezi hormon salgılarken titreşen bir bez ve bazı besinler epifiz bezini kireçlendiyor. Zaten küçücük olan bu bez, azıcık bile kireçlense titreşimi zor olacağından hormon salgılayamıyor ve insanın bütün hayatı belki de adını bile duymadığı bir beze bağlı olarak nedenini asla bilmediği bir şekilde bozuluyor. Depresyon, uyku bozukluğu, algıda güçlük... hemen hemen hepsi işte burada başlıyor. Epifiz bezini en çok kireçlendiren madde ise florür.


Günde üç kere dişinizi fırçaladığınız diş macunlarında bulunan florür, içtiğiniz sulardaki florür, paketlenmiş her gıdada bakteri oluşmasın diye kullanılan florür... Bir duşta 8 bardak su içmiş gibi vücudumuza giren florür... Hepsi bir arada sürekli olarak vücudumuza her gün girerek bizi aslında nasıl da etkiliyor. İnsanım diş eti maddeyi en hızlı emip beyne ileten bölgesidir ve biz her gün dişimizi fırçalarken günde üç kere oraya florür sürüyoruz! Peki florür ilk ne zaman ve nerede kullanılmış? Toplama kamplarında! Askerler uyuşsun ve yöneten değil yönetilen olsun diye... Acaba fark etmeden yönetilen mi oluyoruz? Bu arada söylemeden geçemeyeceğim, DMT insanda sadece doğum ve ölüm anında salgılanırken bitkilerde her an salgılanır. Belki de biz bitkiler hareketsiz öylece duruyor zannederken onlar kim bilir hangi diyarlarda... Konuyu dinlere bağlayacak olursak, İslâm dininde oruç diye bir şey vardır ve başka dinlerde de zaman zaman insanlar kendilerini aç bırakırlar. Neden? Tamam açın halinden anlamak da bir sebep fakat daha somut bi sebebi var. Epifiz bezi karanlıkta çalışmasının yanı sıra açken de çalışır. Ramazan ayında da dikkat ederseniz akşam ezanından sabah ezanına kadar yemek yiyebiliriz çünkü o zamanlar karanlıktır zaten ve epifiz bezimiz zaten akfitfir, aç kalmamıza gerek kalmaz. Ama sabah ezanı okunduktan sonra bir şey yiyemeyiz çünkü sabah ezanının okunduğu an havanın en karanlık olduğu andır ve artık hava aydınlanmaya başlamıştır yani artık epifiz bezimizi aktif tutmak için aç kalmamız gerekmektedir. Amaç akşamları karanlık, gündüzleri ise açlıkla epifiz bezini bir ay boyunca aktif tutmaktır. Ben bunu öğrendiğimde tüylerim diken diken olmuştu ve işte din ezberletilerek değil böyle anlatılarak öğretilmeli demiştim çünkü anladıkça kalbim daha çok Allah sevgisi ile dolmaya başladı. Canım Allah'ım, oku dedin, elimden geldiğince okuyup algımın yettiğince anlayıp senin yolunda olacağım, asla ezbere değil. Hazır Ramazan da geliyorken, eminim ki bu bilgiyle oruca daha farklı bakıp, daha iyi hissedip yapacaksınız bu ibadete ve inşallah bu durum artık ezbere değil de anlayarak yaptığımız bu ibadetimizi Allah katında daha kabul edilebilir kılsın 🙏🏼 Peygamber efemdimizin bir cümlesi vardır bilir misiniz? "Sabah namazının önemini bilseydiniz, sürünerek de olsa camiye giderdiniz." diye, sabah namazını diğer namazlardan daha önemli yapan ne? Evet, epifiz bezi. Çünkü sabah ezanı gecenin en karanlık zamanında okunur, bu da demek oluyor ki epifiz bezinin en aktif olduğu zaman. Yani ilahi gücü en iyi hissedebileceğin zaman, kendimi evrenle bütün göreceğin zaman, Allah'a en iyi ulaşabileceğin zaman... "Karanlıkta oturanlar gerçek ışığı görürler." -Hz. İsa "Üzerlik tohumu karanlığı örttü ve gerçek göründü." -Mevlana

Tarihin bir çok yerinde de epifiz bezi örneklerini görmekteyiz. İnsanların alınlarına çizdiği nokta, çam kozalağı gibi semboller epifiz bezini temsil eder. Beynin iki lobu arasındaki denge sağlandığında, o iki lobu birleştiren corpus callosum açılarak iki tarafın bütünleşmesine izin verir. Bu haraket tam ikisinin ortasında bulunan epifiz bezini farklı bir biçimde çalıştırır ve yüksek bilinç durumu başlar. Evren denge üzerine kurulmuştur. Çok sevdiğim Azra Kohen'in en başta garipsedigim ama anlayınca çok sevdiğim bir cümlesi var: "Bu kadar iyi olma Sonje, sen bu kadar iyisin diye dünyanın başka yerinde başka birisi de o kadar kötü olmak zorunda."

Bu bez içinde yaşamın tüm sırlarını taşıyor, unutma! Ne varsa alemde, hepsi ademde. Hepinizi çok seviyorum, kendinize çok iyi bakın ve lütfen dediklerimden daha fazlasını araştırın, daha fazlası var. Ben sadece merakınızı kaşımak için bir kısmına değindim o kadar... Belki ilginize bağlı olarak yazının devamı için konuyla ilgili diğer şeylerden de bahsedebiliriz.


 
 
 

Comments


©2019 by FUNDA YATIR. Proudly created with Wix.com

bottom of page